Sitemize Hoş Geldiniz...

Sitemize Hoş Geldiniz...
-------------!!!!!!!!"Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?"( Kur'an-ı Kerim-Muhammed Suresi,24.Ayet.)!!!!!!!-------

29 Eylül 2014 Pazartesi

İslam'a göre şiir ve önemi:

(Peygamberi hicveden kâfir ve İslâm dışı) şairler ise, onlara sapık kimseler uyarlar."(Kur'ân-ı Kerim,Şuara Suresi-224.)Şuara sûresi âyetleri şairleri aydınlatmakta, onlara yol göstermektedir.' "Onları(kafirleri,İslam düşmanlarını) hicvet, çünkü, nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, senin şiirin onlar için oktan daha etkili ve yaralayıcı olacaktır"Hz.Muhammed(s.a.v.) . Resulullah (salallahu aleyhi ve sellem)'a, bir bedevi geldi. (Dikkat çekici bir üslubla) konuşmaya başladı. Efendimiz (sav): "Şurası muhakkak ki beyanda sihir vardır, şurası da muhakkak ki şiirde de hikmetler vardır." buyurdu. Resulullah (salallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "Bir şairin söylediği en doğru söz Lebid'in söylediği şu sözdür: "Haberiniz olsun, Allah'tan başka her şey batıldır. Ümeyye İbnu Ebi's-Sait müslüman olayazdı." Hz. Ömer: "Ey İbnu Ravâha! Sen Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın önünde ve Allah'ın Harem bölgesinde şiir mi okuyorsun?" dedi. Ancak Resülullah: "Ey Ömer bırak onu. Onun şiirleri, Mekkeli kâfirlere okdan daha çabuk tesir eder!" diyerek müdahale etti." "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm), Kureyza günü, (şâiri) Hassân İbnu Sâbit'e: "Müşrikleri hicvet, zîra Cebrâil seninle beraberdir!" dedi." Güzel şiirler, petekten damla damla sızan bala benzer. Bunlar, insanın ruhuna tat verir.Şair;sözden incileri,yürek tesbihine dizendir.Şiir,şuurun çocuğudur. Şiir şuurun çocuğudr.Şuurun rahminde büyür,beslenir.Şiirle şuur arasında bağlantı vardır.Ağzından çıkanı kulağı duymuyorsa o,şiir katına yükselmez.Şuurun olduğu yerde şiir olur.Şuurun olmadığı yerde şiir aramak,çöplükte gül aramaya benzer.Karanlıkta yitirdiğini,sokak lambası altında arayanlar bulamazlar.Yitirdiği yerde aramalılar.Şiir yüreğe hitap eder,Kalbe yakınlığı oranında şiirdir.Şiir yazılmaz,söylenir.Şiir,yüreğin dumanıdır.Yürek yanıyorsa,dumanı şiir suretinde tüter.Şiir bu manada,inilti,sızlayıştır.Şiir,sözün özüdür.Şiir,sözün süzülmüş şekli,üsaresidir.Gül yağı gibi birşeydir.Şiir,nesrin süzülmüş halidir. "Şair, kağıt karalamak için şiir yaza değil, yazdığıyla ders verendir."Şairleri susmuş bir millet, helakı hak etmiştir."' Şiir, söz sanatlarının en önemlisi ve etkilisidir. Bu özelliği nedeniyle Hz. Peygamber'den bu yana tüm müslümanlar tarafından önemsenmiş, değer verilmiştir. Bu olgu, bir sanat olarak şiirin mübahlığının da tartışılmaz kanıtıdır. Ne var ki konuya tek tek ürünler açısından bakıldığında hüküm değişebilir. Bu durumda belirleyici olan şiirin içeriğidir.
Şair-Yazar Adem Armağan

28 Eylül 2014 Pazar

Günün Ayet Ve Hadis-i Şerifi


http://hayatulcihad.blogspot.com.tr/

Son Dakika Haberler

GÜNCEL HABERLER

Asr suresi tefsiri

1- Asra andolsun ki.2- İnsan mutlak hüsrandadır.3- Ancak iman edenler, iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı öğütleyenler bunun dışındadır.(ASR SURESİ) Demek ki yegane kurtuluş yolu imandır. İyi iş yapmaktır, birbirine hakkı tavsiye etmek, sabrı tavsiye etmektir. İMAN NEDİR? Öyle ise iman nedir? Biz burada imam fıkhı tanımı ile tanıtacak değiliz. Sadece imanın karakterinden ve hayattaki değerinden söz edeceğiz. İman, geçici, küçük ve sınırlı olan insan denen bu varlığın ezeli ve ebedi sınırsız temele bağlanmasıdır. Bu kaynağa bağlandığından dolayı yine aynı kaynaktan gelen evrenle ve bu evrene hükmeden temel yasalarla, bu evrende gizli olan güç ve enerji kaynakları ile sağlam bir bağ kurmasıdır. Böylece kendi kişisel, küçük sınırları dışına çıkarak koca evrenin genişliği içine dalması; basit, değersiz gücünün sınırlarını taşarak evrenin bilinmeyen büyük enerji kaynaklarına açılmasıdır. Kısacık ömrünün sınırlarını aşarak Allah'tan başka kimsenin bilmediği uzaklıklara doğru kanatlanmasıdır. Bu bağlılık, insan denen varlığa bir güç, bir süreklilik ve özgürlük vermesinin yanında, evet bütün bunların yanında, ona kainattan, orada bulunan güzelliklerden ve ruhları kendi ruhuyla karşılıklı sevgi bağları kuran yaratıklardan en güzel şekilde yararlanmasını sağlar. Bu durumda hayat her yerde ve her zaman insanlık için kurulmuş bulunan ilahi bir bayram töreninde dolaşmaya dönüşür. Bu ise, büyük bir mutluluk, eşsiz bir sevinçtir. Bu durumda insan, bir dostuna açıldığı şekilde hayata ve kainata açılır. Onlarla dostluk kurar. Bu gerçekten eşi ve dengi bulunmayan bir kazançtır. Onun yitirilmesi ise gerçekten korkunç bir hüsrandır. Ayrıca imanın ilkeleri, yüce ve Şerefli insanlığın da ilkeleridir. Tek ilaha kulluk, insanı diğer varlıklara kulluğun basitliğinden kurtarır. Yüceltir onu. Gönlünde tüm kullarla beraber eşit bir seviyede olma bilincini verir ona. Bu nedenle o, kimsenin önünde eğilmez. Herşeye egemen olan tek Allah'tan başka kimseye boyun eğmez. insanın gerçek, özgürlük süreci, insanın vicdanından ve evrendeki olguların gerçekliğine ilişkin düşüncesinden kaynaklanan bir özgürlük sürecidir. Ortalıkta tek kuvvetten başka ve tek ilahtan başka bir şey yoktur. İşte özgürlük hareketi kendiliğinden bu düşünceden doğar. Çünkü bu, mantıklı olan tek çıkış yoludur.

Allahı zikreden huzur bulur

Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı zikretmekle (anmakla) huzur bulur.Kur'ân-ı Kerim,Ra'd Suresi-28.Ayet. "Onlar iman etmişlerdir ve kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşur. Allah'a bağlı olduklarının, O'nun yakınında bulunduklarının, O'nun yanında ve himayesinde güvencede olduklarını hissetmekle huzura kavuşmuşlardır. Yaradılışın, eşya ve olayların başlangıcının ve sonucunun hikmetini kavramak sureti ile yalnızlığın sıkıntısından kurtulmuşlar, yollarını şaşırmayacaklarının güvencesi içindedirler. Her türlü saldırı ve zarar girişiminden korunacaklarını bilmekle huzura kavuşmuştur. Tüm bu girişimlerin ancak yüce Allah'ın dilediği kimseleri etkileyeceğini bilirler çünkü. Bununla beraber sınanmaktan hoşnutturlar, belalara karşı sabırlıdırlar. Yüce Allah'ın kendilerini doğru yola iletmekle, rızıklarını vermekle, dünya ve ahirette barındırmakla kendilerine merhamet ettiğinin bilincinde oldukları için huzurludurlar. "Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura erebilir. Allah'ı anmakla mü'min kalplerde gerçekleşen bu huzur, gerçek ve köklü bir duygudur. İmanın tadına varan ve Allah'a bağlanan gönüller bilir bu duyguyu. Bu duyguyu bilirler ama bunu, bu duygudan habersiz olanlara sözcükler aracılığıyla aktaramazlar. Çünkü bu duyguyu sözcüklerle ifade etmek mümkün değildir. Bu, kalbi bürüyen, onu dinlendiren, neşelendiren, yumuşatan, rahatlatan, kendini güvencede hissetmesini sağlayan ve esenlik bahşeden bir duygudur. Kalp, varlık aleminde tek başına, yapayalnız olmadığını anlar. Çünkü çevresindeki her şey himayesinde bulunduğu yüce Allah'ın eseridir... Şu yeryüzünde, Allah'a yakınlıktan doğan huzurdan yoksun olandan daha bedbaht birisi olamaz. Çevresindeki evrenle ilgisini kesmiş olarak şu yeryüzünde dolaşan birinden daha mutsuz, dàha zavallı birisi olabilir mi? Çünkü o, şu evrenin yaratıcısı olan yüce Allah adına, kendisini çevresinde yer alan varlık alemine bağlayan sağlam kulptan kopmuştur. Şu yeryüzüne niçin geldiğini? Neden gideceğini? ve hayatta katlandığı şeylere neden katlandığını'. bilmeyen birisi kadar mutsuz, bedbaht kimse olamaz. Çevresinde yeralan her şeyden ürken, sürekli korkarak yeryüzünde dolaşan birisi, bedbahtlığın girdabında yüzmektedir. Çünkü kendisi ile diğer varlıkları birbirine bağlayan gizli bağdan habersizdir. Hayır, hayır, ıssız çöllerde, tek başına, yapayalnız kimsesiz olarak yol kateden birisinden daha mutsuz, daha bedbaht birisi olamaz. Arkadaşsız, kılavuzsuz, yardımcısız, tek başına mücadele etmek zorundadır. Yüce Allah'a dayanılmadığı, O'nun himayesi ile güvencede olunmadığı sürece dayanılamayacak çok anlar yaşanır hayatta. Büyük bir güce, dayanıklılığa, salamlığa ve hazırlığa sahip olmak fayda etmez böyle durumlarda. Hayatta öyle anlar olur ki, tüm bunları silip süpürür. Ortalığı kasıp kavuran böylesi zorluklara Allah'a sığınmak suretiyle huzur bulan, kendini güvencede hisseden birinden başkası dayanamaz. "Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura erebilir. Kaynak : http://www.enfal.de/Kuran-Tevsiri/Kuran_Tefsiri.htm

Kur'an ayetlerini tefekkür

Onlar hâlâ Kur’ân üzerinde gerektiği gibi düşünüp kendilerine neler kazandırabileceğini hesap edemiyecekler mi? Yoksa akıllarında, kalplerinde üstüste kilitler var da, düşünmekten yoksun oldukları için mi Kur’ân’a iman edip uygulamıyorlar?Kur'ân-ı Kerim,MUHAMMED SURESİ-24.AYET "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?" Onların hastalıkları ve münafıklıkları halâ kendilerindedir. Üzerlerinden atamamışlardır. Çünkü göstermelik olarak girdikleri, fakat Allah'a karşı samimi olmadıkları ve kesin bilgiyi ve imanı elde etmedikleri şu din gerçeğinden yüz çevirmişlerdir. "İşte bunlar Allah'ın kendilerini lanetlediği kimselerdir." Onlar Allah'ın koyduğu, doğru yola ermekten mahrum ettiği kimselerdir. "Kendilerini sağır ve gözlerini kör kıldığı kimselerdir." Onlar işitme ve görme duygusunu yitirmiş değillerdir. Fakat onlar işitme ve görmeyi ihmal etmişlerdir. Ya da işitme ve görme olayının gerisindeki kavrama gücünü işlemez hale getirmişlerdir. Artık bu duyu organlarının bir fonksiyonu kalmamıştır. Çünkü artık görevlerini yerine getirmemektedirler. Ve yüce Allah, onların durumlarını yadırgayarak soruyor: "Onlar Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?" Kur'an'ı iyice düşünmek kalpteki gaflet perdesini kaldırır, kalbe nur doldurur, duyularını harekete geçirir, kalpleri coşturur, vicdanları temizler, durulaştırır ve ruha bir hayat bahşeder ki, ruhlar o hayatla canlanır ve aydınlanır. "Yoksa kalpleri kilitli mi?" Yani kalplerinde kilit var da, bu kilitler mi kalpleri ile Kur'an'ın arasına kalpleri ile nurun arasına girip engel oluyor? Çünkü onların kalplerinin kilitlenmesi havanın ve ışığın girmesine izin vermeyen kilitlerin kapanması gibidir. KAYNAK : http://www.enfal.de/Kuran-Tevsiri/Kuran_Tefsiri.htm